Miya Ay tapınağında doğdu ve kendini ay tanrısına sunabilecek kadar değerli olmak için çok çalıştı. Fakat insan ve ork ırkı arasında çıkan savaş, ay elflerinin yaşam alanı olan gölkenarının mehtaplı sahiplerine ulaştığında, Miya öne çıktı ve yurttaşlarına liderlik ederek yabancı işgalcilere başkaldırdılar. Ne kadar çok çaba harcamış olsalar da sayısız düşman orduları tarafından son savunmalarını yapacakları Ay Tapınağına çekilmeye zorlandırlar. Miya tapınağın ortasında diz çöküp son bir kez dua ederken insan ve ork ordularının bu kutsal yeri yok edecekleri o anda bir mucize gerçekleşti. Ay Tanrısı Miya'nın sesini duydu ve ona kulak verdi. Miya'yı kadim ve kudretli bir yay ile kutsadı. Yayını sıkıca tuttu ve bir ok attı. Bu ok yıldızların gücü tarafından kartal ruhuna dönüşerek düşman ordularını parçalara böldü. Miya yurttaşlarını tapınaktan çıkardı. Yayını her çektiğinde yıldız şeklindeki ok yağmurları düşmanların üzerine yağıyordu. Oklar kendi kendilerine uçuyormuşçasına hedeflerini buluyorlardı. İnsanlar ve orklar hızla geri çekilmeye başladılar. Miya ve yurttaşları Ay Tapınağı sahillerini geri aldılar, ve ay elfleri Miya'yı Ay Tanrısı'nın yeryüzündeki elçisi olarak tanıdılar. Miya kalbinin derinliklerinde bu sorunun kökten çözülmediğini, savaşların hiçbir zaman bitmeyeceğini biliyordu. Ay Tanrısının kutsamasıyla, bu Dünya'ya barış ve düzen getirebilecek bir krl bulabilme umuduyla Şafak Diyarına doğru uzun bir yola çıktı.